Amerikan Merkez Bankası'nın Faiz Oranlarına Müdahalesi

Ekonomi Notları
-
Aa
+
a
a
a

 

 

Ömer Madra: Epey zamandır, “konuşacağız” diyorduk, nihayet tam zamanı geldi herhalde; Amerikan Merkez Bankası (FED) faiz oranlarını %5.25’ten %4.75’e indirdi. “Bu piyasanın istediği bir şeydi” deniyor ve sonunda gerçekleşti, piyasalarda da ‘FED coşkusu’ şeklinde veriliyor. Nedir bu durumun esası ve nasıl etkileyecektir diğer ülkeleri ve Türkiye’yi?

 

Hasan Ersel: Uydurmaca hikâye anlatarak girebilir miyim?

 

ÖM: Estağfurullah.

HE: Arada geliyorum ya Açık Radyo’ya... Bir gün böyle geliyorum. Kravat takmışım ama uymuyor üzerime, heyecanlı da bir halim var. Diyorsun ki, “neden buralardasın?” Ben de “Bir proje var, o projeyi anlatmaya gidiyorum. Başarırsam iyi olacak, projeyi kazanmış olacağım” diyorum, sonra, “fakat bu kravatım çok kötü, gözleri beni tutmayacak” diyorum. Sen de bakıyorsun, belli ki kravatı, eşim işime karışmadan, ben kendim seçmişim, garip bir kravat var üzerimde. “Peki proje ne?” diyorsun, ben de anlatmaya başlıyorum sana. Sen bir müddet sonra kestiriyorsun ki, ben aslında projeye vakıf değilim. Yani reddedilirsem kravatım yüzünden değil, işi iyi çalışmadığım için olacak. Fakat o kadar heyecanlıyım ve o kadar dert etmişim ki bu kravat sorununu.  İkide bir sana, “burada bir kravat burada bulunur mu? Açık Radyo’da çalışan bir arkadaştan kravat alsak” filan diyorum. Gerçi burada kravat vs. yok, bilmem gerek. Sen de bir arkadaşımızdan rica ediyorsun, “belki bir programcımızda vardır, bir sor bakalım diyorsun.” Belki kravat bulunursa benim sakinleşeceğimi, ondan sonra da bu işi aslında kıvıramadığımı anlayacağımı umuyorsun.

 

ÖM: Avi’den kravat alırız!

 

HE: Tamam! Ama sen de biliyorsun ki, işin özü kravat değil. Tabii derli toplu giyinmiş olmanın yaratacağı olumlu bir etki var, ama işin özü o projeyi doğru dürüst anlatmakta.

 

FED’in karşılaştığı durum buna benziyor. “Piyasa faiz indirilirse çok iyi olur” diye bastırıyor. Peki olay neydi? Faiz inince ne olacak? Rahatsızlık tedavi mi edilmiş olacak? Hayır. Olayın özünde finans sistemindeki kurumlar, bankalar ve diğer mali kurumların durumu yatıyor. Bunlar sadece ABD’de değil, küreselleşmenin de katkısıyla başka yerlerde de riskini ölçemedikleri bazı işlemler yapmış oldular. Az buz da değil bunlar, büyük çaplı işlemler. Bunlar, büyük ölçüde ipotekli konut kredilerinin menkul kıymetlere dönüştürülmesi ile başlayan süreçte ortaya çıktı. Dolayısıyla, bir risk alma, risk değerlendirme kararları var ve bu kararlar yanlış. Ama bir kere bu kararlar alınmış ve sonuçları ortaya çıkmış. Bunun sonucunda da bu firmaların mali yapıları bozulmuş.

 

Bu durumda FED’in yaptığı şuna geliyor; bir faiz indirimi yoluyla bu kuruluşların mali yapılarının daha da fazla bozulmasını engellemek, onlara hiç olmazsa bir tutunma noktası vermek, fakat problemi çözmek değil. Aynen bana kravat verdiğin zaman ne olacaksa o olacak. Benim görünümüm biraz daha iyi olacak, ama hâlâ daha projeyi doğru dürüst anlatamıyorsam, kimse onu kabul etmeyecek. Mali kurumların da durumu öyle. Görünümleri biraz düzelecek, ama sorun devam ediyor olacak.

 

FED’in temel sorunu şuydu: Bunlar büyük kuruluşlar, uzmanları filan olan kuruluşlar. Keyfi risk almışlar, bunun sonunda da zarara uğramışlar. FED bu durumda bazı bireysel kararlarla uğranılan zararları toplum adına gidermek konumuna düştü. Hiç olmazsa görünüm böyle. Fakat bunu yapmazsa da olmayacak. Demin anlattığım örnekte olduğu gibi, bana “otur, sakin ol, şu yazdıklarını bir oku da doğru dürüst anlat” diyebilmen için şu kravat meselesini geçmek gerekiyor. Çünkü bu nedenle paniğe kapılmışım. FED de bir anlamda, istemeyerek, ama başka çare olmadığı için, bu kuruluşların kendilerini toparlamasına fırsat yaratmayğa ve paniğe kapılmamalarını sağlamaya çalıştı.

 

Bana ilginç gelen bir başka noktaya dikkati çekmek istiyorum; benim anadilim İngilizce değil, bir kolejde de okumadım, İngilizce öğrenim veren bir üniversitede okumadım. Sonradan öğrenebildiğim kadar öğrendim bu dili. Ama FED’in aldığı karara ilişkin açıklamasını okuyunca anladım; FED’in açıklamaları kısa ve özlü. Ama aynı şeyi Türkiye Merkez Bankası’nın açıklamaları için söyleyemeyeceğim.  Bazen çok anlaması zor olabiliyor.

 

FED bu açıklamasında diyor ki; “Bu mali kriz Amerikan ekonomisini tökezletebilir. Biz bundan korkuyoruz. Bu nedenle bu kararı alıyoruz.” Bunun bir kuramsal temeli olduğunu, ta 1929 buhranına kadar gittiğini daha evvel konuşmuştuk, dolayısıyla bu noktayı saptıyor. Anımsatayım: FED Başkanı Ben Bernanke, söz konusu tartışmaya önemli katkı yapan akademisyenlerden birisidir.

 

FED’in bunu saptaması önemli. Çünkü ortalıkta korkmasını gerektirecek göstergeler de var, tersine olan göstergeler de. Mesela istihdamda 100 bin artış beklenirken, istihdam düştü son rakamlarda. Bu önemli bir şey. Demokrasilerde iktisat politikalarının en duyarlı olduğu konu istihdamın kötü yöne gitmesi. FED buna dikkat ediyor. Buna karşılık Amerika’nın ihracatı arttı. Ama anlaşılan, FED yaptığı analizlerde ileriye doğru durumun kötüye gidebileceği sonucuna vardı. Dolayısıyla bu konuya birincil önem veriyorum dedi. Enflasyonla ilgili ise, “tedirginliğim devam ediyor fakat acil, tehlikeli bir durum yok” anlamına gelen bir açıklama var; “Ben bu noktada faiz indirimi yoluyla enflasyonu körükler duruma geçmeyeceğim” diyor.

 

Bu kararın yanı sıra, benim beklediğim bir karar daha açıkladı FED. Birinci iskonto penceresinden uyguladığı faiz oranını da 50 baz puan düşürdü. Dikkat ederseniz, haberlerde hep menkul kıymet piyasaları için daha çok önem taşıyan faiz oranı üzerinde duruluyor. Halbuki bu sözünü ettiğim faiz oranı, bankaların kredi piyasasındaki faaliyetlerini rahatlatan faiz oranı. Katiyen, “ilki önemsizdir” anlamında söylemiyorum, ilki de çok önemlidir, fakat bu da reel ekonomi üzerinde çok önemli etkisi olan bir faiz oranı.

 

Özetle FED bu rahatsızlığı tedavi etmiş durumda değil, sadece hastayı sakinleştirecek, biraz kendini toparlayacak hale getirecek ilk müdahaleyi yaptı. “Bundan sonra kendinizi düzeltin” dedi. Ayrıca, bence, mali piyasaların biraz serseri mayın gibi hareket etmesini engelleyecek, ama çalışmasını da bozmayacak yeni düzenlemeler -düzenlenmemiş alanlar var ya- istediğine eminim. Bunu kendisi yapamaz, Kongre’nin kararı gerekir. Zaman isteyen bir olay, ama onun üzerine de gideceğini tahmin ediyorum. Bu arada da, mali kurumların üzerine, bir tür moral ve hukuki baskı gelecektir diye düşünüyorum, “kendinizi toparlayın!” diye. Bu toparlama başladığınd,a onlar “şuraya mı kredi verelim, bu kredilere artık devam etmeyelim mi?” vs. düşünüp kararlar alacaklar. Mesela benim beklediğim önemli şey, bu menkul kıymete dönüştürme operasyonlarının epeyce azalacağı. Dolayısıyla bankalar ile menkul kıymet piyasaları arasındaki ilişkilerin bir  süre daha daralacağı. Yeni denge bulunduktan sonra yine artar.

 

Bütün bunlar şu anlama geliyor; “kredileri o müşteriye mi vereyim, bu müşteriye mi vereyim?” kararını alacaklar, varlık yapılarını ona göre düzeltecekler. Bu da bir süre sonra, bizler üzerinde, yani Türkiye ve diğer ülkeler üzerinde bir etki yaratacak. “Türkiye’de durum çok kötü, biz buradan kaçalım’ diyeceklerdir” demiyorum. Sadece, yeni koşullarda, Türkiye’nin durumunu bir daha gözden geçireceklerdir. Yani “Türkiye’deki filan firmaya mı verelim, yoksa falan firmaya mı verelim? Türkiye’ye mi verelim Brezilya’ya mı verelim?” Bunları gözden geçireceklerini düşünüyorum. Yalnız bu olayın böyle sancısız geçmesini beklemek pek kolay değil, yani bu mali kuruluşların bazıları bu işi çok rahat beceremeyecek, belki küçülme kararı alacaklar, hatta belki çalışanlarının bazılarını işten çıkaracaklar. Yani biz önümüzdeki, mesela 6 aylık bir süre içerisinde, hem Amerika’nın hem Avrupa’nın mali sisteminde böyle değişmeler, bu anlamda çalkantılar göreceğiz.

 

ÖM: Bu indirim bir kere beklendiği gibi çeyrek puan değil, yarım puan birden oldu. Anladığım kadarıyla, bir beklenmedik tarafı o. İkincisi de, “bu Amerikan emlak piyasasına istikrar getirebilir” deniyor, “kredi sıkıntısı çeken şirket ve bankaların üzerindeki baskıyı da azaltıyor” deniyor. Amerikan Merkez Bankası’nın Amerikan ekonomisine hareket getirmeye, senin de biraz önce söylediğin gibi, epey devam edeceğinin de belirtileri var. İngiltere’de de mesela, merkez bankası kredi sıkıntısını azaltmak için sistemdeki yerel bankalara 8.8 milyar dolar daha kredi açmış, gecelik faiz oranlarının yükselmesini önlemek için. Bir tam mevduat güvencesi de Northern Rock diye bir bankaya vermişti. Yani, ortalıkta ciddi bir kaygı verici bir durum da devam ediyor gibi görünüyor insana dışarıdan bakınca.

 

HE: Bu 50 baz puan üzerine bir şey söyleyeyim; aslında manzara şuydu: 25 baz puan mı 50 mi yapacak? 50 baz puanlık bir indirim yaptığında, “FED bonkör davrandı, işini beceremeyenlere destek oldu” diye eleştiri getirecekti. Fakat 25 baz puanlık indirim yapar ve hiçbir etki alamazsa, o zaman da itibarını fena halde yitirecekti. FED yönetimi bence bu riski üzerine aldı, yani bu şekilde itham edilme riskini üzerine aldı, fakat daha etkili olabileceğini düşündüğü noktaya gitti. Bizim bazı gazetelerde, bundan sonra faiz oranlarını düşürmeye devam edeceğine dair haberler vardı, ama FED’in açıklamasında öyle bir şey yok. Gerçi o yolu kapatmadı, ama tam tersine bir noktaya da işaret etti. FED diyor ki, “Enflasyonu izlemeye devam ediyorum. Enflasyon tehlikesi geçmiş değil.” Bence bunu söylemekle öyle “faizler aşağı doğru gitme yoluna girmedi” sinyalini de veriyor.

 

Söylediğin ikinci nokta çok önemli. FED’in indirdiği bu faizin, yani federal fonlar faizinin, ipotekli konut kredileri faizleri üzerinde bir etkisi var. Ekonometrik çalışmalar onu gösteriyor. Fakat bu eski etki böyle bir ayda filan çıkmıyor, bir ayda çıkan miktarı –bir çalışmaya dayanarak söylüyorum- toplam etkinin binde 8’i. Yani bu orta uzun vadeli etki yapan bir şey. Zaten o kadar süre dayanılabiliyorsa pek fazla sorun yoktur demektir. O yüzden bu faizin indirilmesi yoluyla bu konut piyasasındaki problemlerin çözülmesi mümkün değil. Az önce anlattığım örnekte, bana kravatı taktığın anda benim doğru dürüst, şakır şakır gidip projemi anlatabilir hale gelmemi beklemek gibi olur. Bu ise olacak iş değil, benim kendimi toplamam lazım. Benim kendimi toplamam, beceri düzeyi, zaman vb. gibi bir yığın başka faktöre bağlı. Bu yüzden FED’in bu müdahalesinin, bir anlamda kaçınılmaz olduğunu, ama problemi çözmek anlamında fazla değer taşımadığını, FED’in de bunu bildiğini kabul etmek lazım.

 

ÖM: Evet, FED durumun farkında.

 

HE: Tabii. Çok güzel çalışmaları var FED’in web sitesinde. Hem FED yönetiminde yer alan Frederick Mishkin’in çalışması var, hem de başka araştırmacıların. Belli ki uzun zamandır çalışıyorlar.

 

Bir nokta daha var; Türkiye’de oybirliği ile alındığı söylenen bazı kararlar doğru dürüst oylanmaz bile.  FED’in açık piyasa komitesi bu kararı oy birliği ile aldı. Bu sözünü ettiğim türde bir oy birliği değil. Bu komite çok ciddi ve farklı fikirde insanlardan oluşmuştur. Oybirliği ile karar almış olmaları bu nedenle çok önemli. Bu da dünyada çok önemli bir etki yarattı.

 

ÖM: Bu, Türkiye açısından gayet olumlu karşılanmış gibi gözüküyor, hem piyasalarda hem de bu konular üzerinde yazılan yorumlara bakarsak, olumlu görünüyor, ama bu konuda herhangi bir şey söylemek mümkün mü?

 

HE: “Bu tür yorumları yapanlar genelde haksızdır” anlamında söylemiyorum, ama kısa vadedeki, borsa vs. üzerindeki etkilerine bakıyorlar. “Bu yanlıştır” da demiyorum, bu da bakılması gereken bir şey, böyle bakınca da olumlu etki, bir rahatlama söz konusu. Ama bankacılık açısından baktığımız zaman, dış dünya ile çeşitli mali ilişkilerimiz var, oradan kaynak temin ediyoruz vs. Şimdi o dış dünyadakiler, sadece Amerika’da değil, Avrupa’dakiler de, bilançolarını yeniden yapılandırılmaları talimatını aldılar. Sadece devleti kastetmiyorum, piyasalardan da geldi, “bu iş böyle yürümez” diye bir talep. Bu süreç başladığında, bizi de etkileyecek bir olay söz konusu. Etkilemesi olumlu olabilir, ya da olmayabilir. Bazı kimseler dışarıdan eskisi kadar rahat kaynak temin edemeyeceklerdir. Bu ülkenin tümü açısından da olabilir. Ama bence bu olasılık, , daha çok Türkiye’nin ne yaptığına bağlı. Türkiye’de işler iyi gidiyorsa, (Türkiye’de getiri oranlarının çok yüksek olduğunu unutmayalım) büyük darbe yemeyiz. Ama bu etki şimdi görünmez, çünkü kendilerini toparlamaları için gerekli zaman bilmem kaç aydır, ondan sonra yeni kararlar alınır. Ben Mart’a doğru manzaranın ortaya çıkacağını ve Türkiye’ye etkilerinin o dönemde somutlaşacağını düşünüyorum. Yalnız gelecek sene için kamunun, özel şirketlerin finansman kısıtının daha sıkı olacağını düşünerek plan yapmasında büyük yarar olduğunu düşünüyorum.

 

ÖM: Daha önceki değerlendirmelerden birinde, bunda aşırı hırsın da önemli rol oynadığını söylemiştin, hatta sen bunu söyledikten sonra, pek çok yerde de buna benzer yorumların takip ettiğini gördük. Peki bu FED’in aldığı karar hırsı gemleyecek mi?

 

HE: Hayır! Bu kararın riski de orada ve FED’in rahatsız olduğu nokta bu: Böyle hırsı boyunu aşmış adamlar ortalıkta acayip işler yapıyorlar, sonra FED Amerikan toplumu adına müdahale edip bunları kurtarıyor. Bu manzaradan hoşlanmıyor, bunda da çok haklı. Aslında FED çaresiz gibi gözüküyor. Eğer FED işi burada bırakırsa çok büyük yanlış olur, ahlaki yanlış olur. Çünkü insanlar, “bir daha yapalım çünkü nasıl olsa FED kurtaracak” diye düşünürler. Bundan sonra sadece FED değil, Amerikan otoritelerinin, bu olaya yol açacak davranışları, yok edecek diyemeyeceğim, o mümkün değil de, fakat biraz kontrol altına alan düzenlemeler yapması lazım.

 

ÖM: Açgözlülüğü ve hırsı... Bu İngiltere için de söz konusu olabilir,.

(21 Eylül 2007 tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.)